
Teve2’de yayınlanan popüler yemek programı “Vedat Milor’la Tadına Doyamadım”ın son bölümünde, dünyaca ünlü yemek eleştirmeni Vedat Milor, sosyal medyanın mutfak dünyası üzerindeki olumsuz etkileri hakkında endişelerini dile getirdi. Milor, damak zevki ve geniş tecrübesiyle tanınan bir isim olarak, Instagram gibi platformların görsel sunuma verilen önemin geleneksel Türk lezzetlerinin özünden ödün verdiğine dikkat çekti.
Gastronomi sitesi Gastromondiale’nin kurucusu ve editörü olan Vedat Milor, mutfak dünyasında unutulmaz bir iz bıraktı. Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Milor, eğitimine London School of Economics’te devam etti ve sosyoloji doktorasını University of California, Berkeley’de tamamladı.
Akademik ve profesyonel kariyerinde damak zevkiyle öne çıkan Milor, iki yıl boyunca Dünya Bankası’nda çalıştı ve ardından Kemal Derviş ile işbirliği yaptı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Stanford Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapmak ve İstanbul Koç Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler dersleri vermek gibi akademik girişimlerde bulundu.
Programın son bölümünde Milor, özellikle genç şefler arasında sunumun lezzetten daha öncelikli olduğu çağdaş eğilimi eleştirdi. Sosyal medya çağının, otantik lezzetten ödün vererek görsel olarak çekici yemeklere odaklandığına inandığını belirtti.
“Her şey artık sunuma odaklı hale geldi. Görsel estetik her şeyin önüne geçti. Oysa bazı yemekler, barbunya fasulyesi veya Adıyaman tavası gibi, gerçekten lezzetli yemekler. Onları narin çiçekler gibi sunmak mümkün mü? Küçük tabaklarda sunmak tadı bozar. Türk yemeklerimiz lezzet odaklı ve emek gerektiren yemeklerdir” dedi.
Sosyal medyanın mutfak trendleri üzerindeki etkisinden endişe duyduğunu dile getiren Milor, “Özellikle sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla birlikte herkes fotoğraf çekiyor, paylaşıyor, küçük ve görsel olarak çekici sunumlar istiyor. Bence bu mutfak üzerinde olumsuz bir etki yaratmaya başladı” diye konuştu.
Milor, insanların yemeğin gerçek tadına değil görsel çekiciliğine daha fazla odaklandığı değişime dikkat çekti. Giyimine göre insanları yargılamanın, gastronomi dünyasında görsel estetiğin değil lezzet ve özgünlüğün önemli olduğunu vurguladı.