
Amed’in Sûr ilçesinde 2015-2016 yılları arasında uygulanan sokağa çıkma yasakları hala hafızalarda canlı olsa da üzerinden uzun bir süre geçti. Rozerin Çukur, Sûr’daki sokağa çıkma yasaklarının sembol isimlerinden biri. 16 yaşındayken keskin nişancılar tarafından hedef alındı ve cenazesi 4 ay boyunca defnedilmek üzere boş bir mezar bekledi. Çukur’un ailesi, faillerin yargılanması için suç duyurusunda bulundu, ancak bu başvuru reddedildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Hukuk Komisyonu, yaşam hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak başvurunun sonucu hala bekleniyor.
Rozerin’in annesi Fahriye Çukur, 8 yıl geçmesine rağmen acılarının tazeliğini koruduğunu belirtiyor. Kızının fotoğraf çekmeye olan ilgisinden bahseden Çukur, onun bir avukat veya psikolog olmak istediğini ve halka yararlı olmak için hayalleri olduğunu söylüyor. Kızının gülüşünü hiç unutamadığını dile getiriyor.
Çukur, kızının cenazesinin 4 ay boyunca beklediğini ve bu süre zarfında açlık grevine girdiklerini anlatıyor. Nisan ayında cenazelerin verilmeye başlandığını ve Rozerin’in cenazesini yaz ayında aldıklarını söylüyor. Çukur, yaşadıkları acıların tarifinin olmadığını ve çocuklarının kendi sokaklarında öldürüldüğünü belirtiyor.
İHD’li avukat Abdullah Zeytun, takipsizlik kararının güvenlikçi bir bakış açısının sonucu olduğunu ifade ediyor. Sokağa çıkma yasağı döneminde en az 300 sivilin yaşam hakkının ihlal edildiğine dikkat çekiyor ve bu öldürmelerle ilgili herhangi bir hukuki işlem yapılmadığını söylüyor. Zeytun, Türkiye’deki yargı kararlarının güvenlik politikalarından bağımsız ele alınamayacağını ve Rozerin’in ölümünde de cezasızlık yaşandığını belirtiyor. Adalet krizinin yargıçların tutumundan kaynaklandığını ifade ediyor.
Bu içerikte, Amed’in Sûr ilçesindeki sokağa çıkma yasakları sırasında yaşananlar ve Rozerin Çukur’un ölümüne ilişkin hukuki süreç anlatılmaktadır. Çukur’un ailesi ve İHD’nin çabaları ve adalet arayışı vurgulanmaktadır.