
DÜNYANIN ÇOK KUTUPLU SİSTEME GEÇİŞİ
Münih Güvenlik Raporu 2025, savunma ve dış politika meselelerinin ele alındığı 61. Münih Güvenlik Konferansı öncesinde “Çok Kutupluluk” başlığıyla yayımlandı. Raporda, dünyanın ABD liderliğindeki tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru kaydığı, bu süreçte gerilim ve belirsizliklerin arttığı belirtiliyor. Geleceğin, ABD-Çin rekabetinin mi yoksa daha kapsamlı bir çok kutuplu sisteme mi evrileceği belirsizliği korurken, “çok kutuplulaşma” sürecinin hız kazandığı ifade ediliyor. Raporda yer alan ifadelere göre, “Günümüzün uluslararası sistemi tek kutupluluk, iki kutupluluk, çok kutupluluk ve kutupsuzluğun unsurlarını göstermektedir. Bununla birlikte, nüfuz için yarışan daha fazla sayıda devlete doğru süregelen bir güç kayması açıkça görülebiliyor.”
KÜRESEL DÜZENDEKİ DEĞİŞİMLER
Rapor, ABD’nin “küresel liderlik” rolünden çekilmesinin savaş ve barış meseleleri üzerinde derin etkileri olabileceğine dikkat çekiyor ve ABD olmadan “insanlığın karşı karşıya olduğu birçok ciddi tehditle başa çıkmanın hayal olduğu” vurgulanıyor. 151 sayfalık raporun odak noktası ABD, Çin ve Rusya-Ukrayna savaşı iken, küresel güvenliğin doğası gereği ekonomik refaha bağlı olduğu belirtiliyor. Çok kutupluluğun, sadece yükselen güçlerin artan etkisiyle değil, aynı zamanda liberal değerlerin uluslar içinde ve küresel sistemdeki hakimiyetinin kaybolmasıyla ortaya çıkan ideolojik bölünmelerle kendini gösterdiği aktarılıyor. Raporun değerlendirmesine göre, “Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dönemi biçimlendiren siyasi ve ekonomik liberalizm artık şehirdeki tek oyun değil.”
Münih Güvenlik Konferansı’nın raporunda, Trump’ın ikinci başkanlığının çok kutupluluğu daha da hızlandırabileceği ifade ediliyor. Trump’ın küresel işbirliğinden ziyade ABD çıkarlarına öncelik veren yaklaşımının, özellikle Avrupa’daki ittifakları zorlayabileceği vurgulanıyor. Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün bu değişimi hızlandırarak “Pax Americana”nın sonunu getirebileceğine işaret ediliyor. Raporda, dünyanın ABD liderliğindeki tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru ilerlediği belirtilirken, Batılı sanayileşmiş ülkelerin vatandaşları ile Küresel Güney’in yükselen güçlerinin vatandaşları arasındaki algıların keskin bir biçimde farklılaştığı dile getiriliyor.
OLUMSUZ SENARYOLAR VE RİSKLER
Büyük güçlerin artan tek taraflı eylemleri ve rekor seviyedeki savunma harcamaları gibi son dönemdeki eğilimlerin, çok kutupluluğun olumsuz etkilerinin baskın olabileceği yönündeki endişeleri artırdığı kaydediliyor. Raporda, “Gözlerimizin önünde, daha çok kutuplu bir dünyanın olumsuz senaryosunun gerçekleştiğini görüyoruz – ortak kuralların ve etkili çok taraflı işbirliğinin olmadığı daha çatışmalı bir dünya” ifadeleri kullanılıyor. Ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın bazı toprak satın alma ve yerinden etme planlarının Washington’un artık “bir istikrar çıpası değil, aksine korunulması gereken bir risk” olarak algılandığını belirttiği görüşlere yer veriliyor.
RUSYA’YLA KARŞILAŞILAN BELİRSİZLİKLER
Raporda, Rusya’nın yalnızca Ukrayna’yı askeri bir tehdit olarak etkisiz hale getirmeye odaklanmadığı, aynı zamanda Rusya liderliğindeki bir Avrasya düzeni için çalıştığına dikkat çekiliyor. “Ekonomik belirsizlik, emperyal aşırılık ve oldukça yıpratıcı bir savaşla karşı karşıya kalan Rusya’nın emperyalist çabalarını sürdürüp sürdüremeyeceği belirsiz” denilerek uyarılarda bulunuluyor. Ayrıca, Münih Güvenlik Zirvesi’nin 11 ülkede yaptığı ankette, aşırı hava koşulları, Rusya, siber saldırılar, düşman dezenformasyon kampanyaları, doğal yaşam alanlarının tahribi ve genel iklim değişikliğinin en önemli endişeler arasında yer aldığı ifade ediliyor.