
Anlaşılması zor… 365 gün boyunca hiçbir şey olmamış gibi davranıldı ve 6 Şubat günü depremle ilgili faaliyetler yoğunlaştı. Deprem doğal bir felakettir. Önlem alınabilirdi ve sonuçlar bu kadar ağır olmazdı.
Ancak ülkemizde durum farklı. Hem devlet tarafından teşvik edilen rantçı imar planlamaları ve denetlenmeyen inşaat kaliteleri hem de felaket sonrası son derece yetersiz organizasyon nedeniyle yüzbinlerce insan hayatını kaybetti.
Anlatmak istediğimizi bir deprem örneğiyle açıklamak istiyoruz. Bu örnek Japonya’dan değil. Biliyoruz ki Japonya, gelişmiş inşaat ve korunma teknolojisi sayesinde çok katlı kule binaların bile depremde yıkılmamasını sağlamıştır. Mimar Sinan’dan da örnek vermek istemiyoruz. Biliyoruz ki 1575 yılında ibadete açılan cami, kızaklar üzerine inşa edilmiş ve deprem durumunda kızaklar hareket ederek camiyi koruma altına almıştır. Biz 2023 yılından bahsediyoruz. O yıl Sibirya’nın Altay Cumhuriyeti’nde 8,5 şiddetinde bir deprem meydana gelir. Ne köylerde ne de başkent Gorni Altaysk kentinde hiçbir bina yıkılmaz ve hiçbir insan hayatını kaybetmez. Gorni Altaysk, Hatay ile benzer bir yapıya sahiptir ve orada da Sosyalizm döneminde inşa edilen apartmanlar ve siteler vardır.
Demek ki imar kanunu ve inşaat kuralları doğru olduğunda 8,5 şiddetinde bir depremde can ve mal kaybı yaşanmadan hayat devam edebilir.
Sonuç olarak, istedikleri kadar konuşsunlar, açıklamalar yapsınlar ve bir deprem felaketini seçim propaganda aracına dönüştürsünler, sorumluluktan kaçmaları mümkün değildir. Sadece basit gösterilerle insanları yanıltmaya devam edebilirler, ama bu da sınırlıdır.
Deprem yaşayan tüm illerimizdeki halklarımız gerçeği fark edip harekete geçtiği zaman bu ülkede sadece deprem sonucu yaşanan can ve mal kaybı sorunu değil, aynı zamanda ülkenin diğer tüm sorunları da çözülecektir, çünkü hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Değişmesi gereken, sömürü düzenidir.
Bu vesileyle, depremde hayatını kaybeden yüzbinlerce kişiyi tekrar anıyor ve saygılarımızı iletiyoruz. Ayrıca, yakınlarının gerçeği görmeye yönelmelerini diliyoruz.