
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla startı verilen eylem ve etkinlikler devam ediyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tutsak kadınlara kart gönderdi. Öncesinde derneğin Beyoğlu’nda bulunan binası önünde açıklama yapıldı. “Vardık, varız, var olacağız, yaşasın 8 Mart” pankartının açıldığı açıklamada konuşan İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 3 Şubat 2025 tarihi itibariyle cezaevlerinde 392 bin 546 tutuklunun olduğunu ve bu sayının 17 bin 131’inin kadın olduğu bilgisini paylaştı.
395 cezaevinde 12 kadın kapalı ve 8 açık cezaevinin olduğunu dile geterin Gülseren Yoleri, “Kadınların hapishanelerde yaşadıkları ciddi sorunlar olduğunu biliyoruz. Özellikle Ceza İnfaz Kurumu sisteminde kadınlara yönelik herhangi bir düzenlemenin olmaması, kadınların ihtiyaçlarının giderilme konusunda yasal bir mevzuatta dayanak olarak olmadığını da ifade etmekte” dedi.
Kadın tutsakların daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığına dikkati çeken Gülseren Yoleri, tutuklular için insan haklarının esas alınması gerektiğini vurguladi. Gülseren Yoleri, “Özellikle 8 Mart vesilesiyle kadın mahpusların ihtiyaçlarının ve haklarının yasal güvenceye kavuşturulması, Ceza İnfaz Kurumuyla kadınlara yönelik ayrımcılık içeren her türlü uygulamanın önlenmesi noktasındaki talebimizi yeniliyoruz” dedi.
Açıklamanın ardından Beyoğlu Sıraselviler PTT Şubesi’nden kadın tutsaklara kart ve mektup gönderildi.
ANTEP
Özgür Kadın Hareketi (TJA), 8 Mart kapsamında Dîlok’ta şölen düzenledi. Eleban (Şehitkamil) ilçesinde bulunan bir salonunda gerçekleştirilen şölene, DEM Parti Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş’ın yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Salona, “Erkek devlet şiddetine karşı isyandayız yan yanayız” pankartı asıldı. Kadınlar, rengarenk yöresel kıyafetleriyle şölene katıldı.
Şölende konuşan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Dîlok’un Kürdistan’ın pek çok parçasından göç aldığını belirterek, kentin Kürt özgürlük hareketi için önemli bir yer olduğunu vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını hatırlatan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Kadınlar bu topraklarda yıllarca özgürlük mücadelesi verdi. Gelişen süreçte de söz hakkına sahip olmaları gerekiyor. Bu süreçte yapmamız gereken en önemli şey örgütlenmektir” dedi.
Şölen, sanatçı Şilan Dora ve Koma Azad’ın şarkılarıyla devam etti.
MERSİN
Mersin Kadın Platformu, “Kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet” başlığıyla Toroslar ilçesinde bulunan Yunus Emre Kültür Merkezi’nde panel düzenledi. Panelde sunum yapan psikolog Beritan Onuk, toplumsal cinsiyet rollerinin kadınlar üzerindeki psikolojik etkisi ve cinsiyet rollerinin toplumsal yaşam içindeki etkilerine dikkati çekti. Ardından “Cinsiyet nedir?” ve “Toplumsal cinsiyet nedir?” sorularının cevaplarının arandığı panelde, toplumda kadına yüklenen roller üzerine kadınların yaşadığı psikolojik sorunları sıralayan Beritan Onuk, “Özellikle ilk çağlardan beri ev işleri yapan erkekler üzerinde toplumun psikolojik baskısı söz konusu. Bu işleri üstlenen erkekler toplumun geneli tarafından dışlanmıştır. Çocuklara ‘Erkekler güçlüdür’ söylemlerini bırakmalıyız. İçinde eğitim gördüğümüz müfredat dahi çocuklarımızı bu şekilde eğitiyor. Bu uygulamalara karşı kendi pratiklerimizi güçlendirmeli ve toplumsal cinsiyet rollerinde eşitliğin sağlanması için mücadelemizi yükseltmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Yönetim Kurulu üyesi Ezgi Özkan, kadınların toplum içinde yaşadığı olumsuzluklara karşı gerçekleştirilecek hukuki süreçlere dair bilgilendirmelerde bulundu. Adalete erişim konusunda da kadınların geri plana itildiğini ifade eden Ezgi Özkan, 6284 sayılı yasa üzerindeki baskının ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kadınlara hukuki olarak olumsuz yansıdığını belirtti.
Panel, konuşmaların ardından soru cevaplarla son buldu.
MARDİN
Mardin’in (Mêrdîn) Mazıdağı (Şemrex) ilçesinde bir araya gelen TJA’lı kadınlar, davul ve zurna eşliğinde şölen düzenlendi. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen şölene, Mazıdağı Belediye Eşbaşkanı Kudret Uçuk, TJA aktivistleri ile DEM Parti ve DBP il ve ilçe yöneticileri katıldı. Kadınlar burada davul ve zurnalar eşliğinde halaylar çekti.
Ardından kadınlar “Jin, jiyan, azadî” sloganı ile çalınan erbaneler ve davul ve zurna eşliğinde mahallelerde 8 Mart’ta Nisêbîn’de (Nusaybin) gerçekleştirilecek olan kadın mitingine katılma çağrısında bulundu.
Ardından tekrar meydanda bir araya gelen kadınlara hitap eden Eşbaşkan Kudret Uçuk, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak “Sesimizi almak isteyenlere kadın mücadelesinin gücünü göstermek amacıyla tüm kadınları 8 Mart’ta Nisêbîn’deki mitingimize davet ediyoruz” dedi.
Yapılan konuşmanın ardından kutlama çekilen halaylarla son buldu.
AMED
Tutsak Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği(TUAY-DER) ve Mezopotamya Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki Dayanışma Derneği (MED TUHAD-FED), “Hapishanelerde kadın olmak” başlıklı panel düzenledi. Çand Amed’de düzenlenen panele, siyasi parti, sivil toplum örgütleri, kadın örgütlerinin katıldığı panelin moderatürlüğünü TUAY-DER Yeter Erel Tuma’nın yaptı. Panelde, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Çağlar Demirel, Avukat Adile Salman ve 32 yıllık tutsaklığın ardından tahliye olan Fahriye Ceylan konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılışında konuşan Yeter Erel Tuma, hapishanelerde hala en ağır insan hakları ihlallerinin devam ettiğini hatırlattı. Sonrasında söz alan MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, kadınlar olarak 8 Mart’ı karşıladıklarını söyleyerek, her gün “Jin jiyan azadî” diyerek alanlarda umudu büyüten direnen bütün kadınların Kadınlar Günü’nü kutladı.
Pınar Sakık Tekin, kadınların yaşamın her alanında mücadeleye öncülük ettiklerini belirterek 8 Mart’ın barışa, eşitliğe vesile olmasını diledi. Pınar Sakık Tekin, “Yaşamın her alanına anlam katan kadınların büyük zorluklarla mücadele ettiği bir hakikattir. Bu hakikate verilebilecek en güzel örnekse Kürt kadın hareketinin mücadelesidir. Kürt kadınları bugün sadece kadın kimliğine rehberlik değil, ayrıca bir halkın kimliğine de rehberlik etmektedir. Amansız süren özgürlük mücadelesinin bugünkü noktasına ulaşmasında rol oynayan kadınlar direnişlerini her yerde büyütmeye devam ediyor. Bugün sokakta evde alanlarda ve en büyük bedeli ödeyerek cezaevlerinde direniyor. Bu bedeli öderken beraberinde birçok hak ihlali ile de karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.
Daha sonra söz alan Fahriye Ceylan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, cezaevlerindeki kadınların durumunu anlattı. Fahriye Ceylan, cezaevi deneyiminin ise kapalı oturumda ele aldı.
“YAPILMAK İSTENENİN AKSİNE DİRENİŞ ALANI OLDU”
“Bu hareketin mücadelesi üç kibrit çöpü ile başlayan bir mücadeledir ve zindan mücadelesidir” sözleriyle sunum yapan Çağlar Demirel, 1980’li yıllardan itibaren cezaevlerinde bir direnişin olduğuna vurgu yaptı. Çağlar Demirel, “Sakine Cansız’ın 80’li yıllarda ‘Ah demeye utandım’ dediği süreçlerden geliyoruz. Dolayısıyla zindan düzeni Kürt halkının mücadelesinin en önemli dinamik alanlarıdır. Oysa devlet ve iktidarlar zindanı nasıl ifade ederler? Mahpus denir, hapishane denir. Cezaevi olarak ifade edilir, tutsak olarak denir. Adına ne derseniz deyin aslında bir terbiye etme mantığıyla hareket eden bir zihniyetle karşı karşıyaydık. Ama zindanlar bu amaçla değil, tam da direnişin kendisini gösterdiği bir noktada kendisini var etti. Bunca emek, bunca bedel ve emeğin sonucunda bugün yaşamın demokratik bir şekilde hareket etmesini sağlayan zindan direnişleridir. Bugün barışı zindandan bugünlere taşıyan süreçtir” ifadelerini kullandı.
“DEVLET CİNSİYETÇİ ROL İLE ORGANİZE EDİYOR”
Cezaevlerinin inşa edilirken tek tip olmasından kaynaklı yalnızlaştırmayı hedeflediğini ifade eden Çağlar Demirel, cezaevlerinin en büyük direnişini kadınların yaptığını söyledi. Çağlar Demirel, “Çünkü zindan mekanizmasını oluşturan devlet erkek zihniyetidir. Mekanların oluşmasından tutalım, bir otoritenin orada hayat bulmasını sağlayan erkek egemen zihniyeti devlet nezdinde zindanda çok daha net görebilirsiniz. Çünkü zindanlar erkekler ve erkek egemen zihniyetle bir otorite ile yönetilmek istenir” diye konuştu.
“ÖNCÜLÜĞÜ KADINLAR YAPTI”
Çağlar Demirel cezaevlerinde en çok kadınların mücadele ettiğini vurgulayarak, “Zindanlarda en çok direnenler kadınlardır. Bizim zindanda kaldığımız yerlerde erkek arkadaşlarımız da vardı. Onların da hak ihlali olarak ifade edilen sorunlara karşı mücadelelerini kadınlar yaptı” diye belirtti.
Panelde sunum yapan Avukat Adile Salman, cezaevlerinde yaşana hak ihlallerine dair değinerek, Cezaevi İdari Gözlem Kurulları’nın tutsakların tekrardan yargılanmalarına neden olduğunu söyledi.
Panel basına kapalı olarak devam etti.
MA