
18 Ocak’ta Pakistan, İran’da yaşayan Belucilerin bulunduğu bölgeleri füzeler ve insansız hava araçlarıyla hedef aldı. İran da hemen ardından Pakistan’da silahlı Ceyş el Adl grubunun üsleri olarak tanımladığı bölgeleri füzelerle hedef aldı. Bu gerginlik sırasında Beluciler, yaşadıkları bölgelerin hedef alınmasıyla bir kez daha gündeme geldi.
Beluciler, İran, Pakistan ve Afganistan’da yaşayan bir halktır. Pakistan’ın batısındaki Belucistan eyaletinde yaşayan Beluciler, bu eyaletin büyük bir kısmını oluşturuyor. Taliban’ın bu bölgede yönetimi ele geçirmesinin ardından Belucilere yönelik saldırılar arttı. Beluciler, bu bölgede büyük bir asimilasyon riskiyle karşı karşıya.
Belucistan, yaşadıkları bölgenin en zengin doğalgaz ve petrol rezervlerine sahipken, Beluciler bu zenginliklerden yeterince faydalanamıyor. Pakistan’da yönetimi elinde bulunduranlar, Belucilerin bu rezervlerin kullanılmasını istemelerine rağmen taleplerini reddediyor. Ayrıca Pakistan’daki Beluciler, özerk bir eyalette yaşamalarına rağmen yönetimde söz sahibi değiller.
İran’daki Beluciler de Belucistan Eyaleti’nde yaşamaktadır. Bir kısmı Afganistan’da yaşayan Belucilerin çoğunluğu ise İran ve Pakistan topraklarında yaşamaktadır. İran’daki Belucilerin durumu, Pakistan’daki Belucilerin durumuyla benzerlik göstermektedir. İran’da en yoksul halklardan biri olan Beluciler, yaşadıkları coğrafyada hak talepleriyle ilgili eylemlerle sürekli saldırılarla karşı karşıya kalmaktadır.
Beluc gazeteci Şir Ahmed Şirani Narouyi, çıkar çatışmaları nedeniyle Belucilerin çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini belirtmektedir. İki devletin de Belucileri yoksul tutmasının temel nedeni, onları özgürlük arzularından ve kimliklerinden uzak tutabilmektir. Bu politikalar sonucunda Beluc halkı, temel haklarından ve hatta doğum belgesi sahibi olmaktan bile mahrum bırakılmıştır. İran’da yaklaşık 500 bin Beluc vatandaşının doğum belgesi olmadığını söyleyen Narouyi, tüm bu politikalara rağmen Beluc halkının insani ve ulusal haklarından vazgeçmediğini ifade etmektedir.
Narouyi, her iki ülkenin de Belucilerin yaşadığı bölgeleri “terör” gerekçesiyle hedef aldığına dikkat çekmektedir. Beluci muhalefet hareketlerinin terörist olarak hedef alındığını belirten Narouyi, bu insanların aslında sıradan vatandaşlar olduğunu ve iktidarların ajanları tarafından babalarını, kardeşlerini, çocuklarını ve akrabalarını kaybettiklerini söylemektedir. İran’ın Ceyş el-Adl örgütün genel merkezine saldırı bahanesiyle düzenlediği füze saldırılarında iki Beluci çocuğun öldüğünü, Pakistan’ın İran’a misilleme amaçlı saldırılarında ise kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 10 kişinin öldüğünü paylaşmaktadır.
Narouyi, İran ve Pakistan arasındaki gerilimin askeri açıdan artmayacağını, çünkü bu devletlerin büyük çaplı bir çatışmaya giremeyecek durumda olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle füze saldırıları düzenlediklerini ifade etmektedir. Ancak eğer gerilim artarsa, Ortadoğu’nun hayati petrol ve enerji kaynakları üzerindeki nükleer güçler arasında çatışmaların yaşanabileceğini ve bu durumun bölge milletleri ve ülkeleri için kayıplara neden olabileceğini belirtmektedir.