AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en az 7 bin kadın cinayete kurban gitti. Bunun yanı sıra birçok kadın ölümü “intihar” olarak kayıtlara geçirildi. Kadınların ateşli silahlarla, kesici aletlerle, yüksek yerlerden düşerek veya dere kenarlarında, ormanlık alanlarda bulunması durumlarında ölümler genellikle “intihar, düşme, kaza” olarak nitelendiriliyor. Kadınların öldüğü her yerde bir erkeğin bulunmasına rağmen, yetkili makamlar etkin soruşturma yürütmemekte ve ölümlerin üzerini kapatmaktadır.
Özellikle “yüksekten düşme” sonucu ölen kadınlarla ilgili dosyalar genellikle “psikolojisi bozuktu” şeklinde düzenlenerek intihar etme eğiliminde oldukları iddiasıyla kapatılmaktadır. 3 yıl içinde en az 898 şüpheli ölüm yaşanmıştır. Kadın cinayetlerinde “intihar etti” iddiası sıkça kullanılarak dosyalar kapatılmaktadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2020’de 171, 2021’de 217, 2022’de 241, 2023’te 248 ve 2024 Ocak ayında 21 kadın ölümü gerçekleşmiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ise şüpheli kadın ölümlerine dair veri tutmaması dikkat çekicidir.
İktidar, kolluk ve yargının şüpheli kadın ölümleri karşısındaki olumsuz tutumu devam ederken, kadın örgütleri hala aydınlatılması gereken şüpheli ölümler için mücadele etmektedir. Özellikle “intihar etti” denilen kadın cinayetlerinde faillerin açığa çıkarılmasını sağlamak için çaba gösterilmektedir. Örneğin Ankara’da 20. kattan düşerek öldürülen Şule Çet davasında, kadınlar ısrarla “intihar değil, cinayet” diyerek gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.
Benzer şekilde, Sêrt’te öğretmen Esin Güneş’in uçurumdan düşerek öldürüldüğü olayın kaza olarak örtbas edilmeye çalışılmasına rağmen ailesi ve kadın örgütlerinin çabaları sonucu gerçek ortaya çıkmıştır. Ancak hükümetin ve yargının şüpheli kadın ölümleri konusunda etkili bir şekilde soruşturma yürütmediği ve cezasızlık politikasının devam ettiği görülmektedir.