
ENERJİ İHTİYACI VE ALTERNATİF KAYNAKLAR
Enerji, günümüz dünyasında en önemli ihtiyaçlardan biri olarak öne çıkıyor. Sanayi, ulaşım, ısınma ve teknolojinin her alanında vazgeçilmez olan yakıt kaynakları, alternatif enerji arayışlarını beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, dünyanın en büyük zeytin üreticilerinden biri olan İspanya, biyoyakıt devrimine liderlik ediyor. Ülke, yıllık enerji ihtiyacının yüzde 20 ila 25’ini çöpe atılan zeytin çekirdeklerinden sağlamakta. Evlerin ısınmasından uçak yakıtına kadar birçok alanda kullanılan bu yöntem, benzine kıyasla yüzde 70 daha ekonomik seçenekler sunuyor. Türkiye de zeytin çekirdeklerinden enerji üretebilir mi? İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Kocaarslan, bu soruyu yanıtlıyor.
İSPANYA VE ZEYİN ÇEKİRDEKLERİ
İspanya, yıllık 8 milyon 256 bin tonluk zeytin üretimiyle dünya lideri konumunda. Ülkede her yıl neredeyse 6 milyon ton yakıt tüketiliyor ve bu ihtiyacın önemli bir kısmı biyoyakıtlardan sağlanıyor. Zeytin çekirdeği, biyoyakıt üretiminde kritik bir bileşen olarak yer alıyor. Zeytin çekirdekleri, meyvenin ağırlığının yaklaşık %15’ini oluşturmakta ve bu da her yıl 206 bin ton zeytin çekirdeği anlamına geliyor. İspanya’nın biyoyakıt tüketimi 2022’de yaklaşık 1,45 milyon ton petrol eşdeğerine ulaştı ve bu miktar, biyoyakıtın ülkedeki enerji ihtiyacını karşılamada kritik bir rol oynadığını gösteriyor.
BIYOKIT ÜRETİMİ VE UÇAK YAKITLARI
Biyoyakıt üretiminde yenilikçi çözümler geliştiren İspanya, zeytin çekirdeklerinden elde edilen yakıtları ev ısıtma sistemlerinde ve jet motorlarında kullanmaya başladı. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Avrupa’da yaşanan enerji krizine karşı alternatif çözümler geliştiren ülke, 2022’nin sonunda zeytin çekirdeğinden üretilen uçak yakıtını piyasaya sundu. Peki, 1 litre biyoyakıt üretmek için ne kadar zeytin çekirdeği gerekiyor? Milliyet’e konuşan Prof. Dr. İlhan Kocaarslan’a göre, 1 litre biyoyakıt için 7.4 kg ile 12.4 kg arasında zeytin çekirdeği kullanılıyor. Zeytin çekirdekleri, odun talaşı, mısır kozası, pirinç kabuğu, sebze-meyve atıkları ve hayvansal atıklarla birlikte biyokütle tesislerinde enerji üretimi için değerlendirilebiliyor.
TAŞARRUF VE UYGULANABİLİRLİK
Zeytin çekirdeklerinden üretilen sıvı yakıt, benzin ve dizel yakıta kıyasla yüzde 70’e kadar tasarruf sağlıyor. Ancak toplama maliyetleri, ileri teknoloji gereksinimi ve kuraklık nedeniyle yaşanan zeytin üretimindeki dalgalanmalar gibi dezavantajları da bulunuyor. Türkiye’nin yıllık 3 milyon 750 bin ton zeytin üretimiyle dünyada dördüncü sırada yer aldığını hatırlatan Kocaarslan, biyoyakıt üretiminin Türkiye’de de uygulanabileceğini belirtiyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Zeytin çekirdekleri, içerdiği yağlar ve organik bileşikler sayesinde biyoyakıt üretimi için önemli bir kaynaktır. Türkiye, zeytinyağı üretimi yapan bölgelerde biyokütle tesisleri kurarak bu kaynağı değerlendirebilir. Ancak, bu tesislerin termik santraller gibi büyük ölçekli olması beklenmemeli, daha küçük çaplı biyokütle tesisleri planlanmalıdır.”
ÇEVRE VE BIOSİSTEMLER
Biyoyakıtlar, fosil yakıtlar gibi karbondioksit salınımı yapıyor. Ancak, fosil yakıtlar milyonlarca yıl önce depolanmış karbonu atmosfere salarken, biyoyakıtlar karbondöngüsüne mevcut bitkiler tarafından emilmiş karbonu geri kazandırıyor. Prof. Dr. İlhan Kocaarslan bu durumu şu sözlerle açıklıyor:
“Fosil yakıtların çevreye zarar vermesinin temeli, milyonlarca yıl önce depolanmış karbonun atmosfere salınarak küresel ısınmayı hızlandırmasıdır. Oysa zeytin çekirdeği gibi biyokütle kaynakları, günümüzden elde edilen bir kaynak olduğu için karbon döngüsüne zarar vermez. Bu yüzden biyokütleden enerji üretimi, fosil yakıtlara kıyasla çevreye daha az zarar veren sürdürülebilir bir yöntemdir.”
TÜRKİYE’NİN BİYOKIT POTANSİYELİ
İspanya, 30’dan fazla biyokütle firmasıyla zeytin çekirdeğinden biyoyakıt üretiminde öncü bir konumda. Peki, Türkiye de benzer bir adım atabilir mi? Kocaarslan’a göre, Türkiye’de zeytin üretiminin yoğun olduğu bölgelerde biyokütle enerji tesisleri kurulursa, bu sistem uygulanabilir. Ancak yatırım gereksinimleri ve lojistik altyapının geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor ve şunları ekliyor:
“Türkiye’de biyoyakıt üretiminin yaygınlaşması için özel tesisler kurulmalı. Bu tesislerde piroliz, gazifikasyon veya direkt yakma gibi teknolojilerle biyokütlenin enerjiye dönüştürülmesi mümkün. Türkiye, doğru yatırımlarla bu alanda önemli bir oyuncu olabilir.”