
27 Kasım’da başlayan dönüşümlü açlık grevi, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununa çözüm talebiyle Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde devam ediyor. Necla Yıldız adlı mahkum, Ankara Sincan Kadın Cezaevi’nde tutulduğu süre boyunca tutsakların eylemlerini ve yaşadıkları baskıları değerlendirdi.
Yıldız, 2016 yılından bu yana tutuklu olmasına rağmen, iktidar medyasının hedef gösterdiği biri haline geldi. Tahliyesi 3 Şubat’ta beklenirken, İdari ve Gözlem Kurulu (İGK) kararıyla ertelendi.
Yıldız, cezaevi idaresi tarafından 6 ayda bir “Tahliye olmaya uygun değil” denilerek kendilerine tebliğ edilen bir kâğıt olduğunu belirtti. Bu kararlarda “pişmanlık gösterilmediği” ve “örgütlü bir koğuşta bulunulduğu” gibi gerekçelerin yer aldığını ifade etti. Mahkemelerin de aynı tavrı sergilediğini söyleyen Yıldız, İnfaz Hakimliği’ne dilekçeyle iki kez karara itiraz etmek istediğini ancak dilekçesinin görmezden gelindiğini öğrendiğini belirtti. Adalet Bakanlığı’na defalarca yazdığını ancak yanlış savunulduğunu ve cezaevi müdürlüğünün desteklendiğini ifade etti. Bu nedenle cezaevlerinde hala rehin tutulduklarını söyledi.
Yıldız, baskıların özellikle kadınlar üzerinde daha fazla olduğunu belirtti. Sistemin topluma verecek bir şeyi kalmadığında baskı yönteminin birincil araç haline geldiğini ifade etti. Yıldız, gardiyanların bir arkadaşlarını üst araması sırasında taciz ettiğini ve bunu dile getirdiklerinde “Dokunarak taciz mi edilir?” şeklinde bir cevap aldıklarını söyledi. Kadınların tahliye edilmediğini belirten Yıldız, bu hukuksuzlukların kadınlar üzerinde yoğunlaştığını ve adaletin sağlanmadığını ifade etti. Yıldız, OHAL’in kaldırılmaması ve eril sistemin sıkıyönetimi altında yaşamaya devam ettiklerini söyledi. Ancak tarihte kadınların en karanlık günlerde aydınlatıcılar olduğunu vurguladı ve bu durumun değişmesi için kadınların mücadelesinin önemli olduğunu söyledi.
Yıldız, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanyanın büyük bir heyecan yarattığını belirtti. Türkiye’de doğru söyleyenlerin bile dışlanmaya çalışıldığını ancak gerçeklerin dünyaya yayıldığını ifade etti. Yıldız, kampanyanın haber alma haklarının kısıtlandığı cezaevinde bile büyük bir heyecan yarattığını söyledi. Ayrıca sosyalist olmanın dayanışma gerektirdiğini savundu ve Kürt sorunu ve Öcalan’ın özgürlüğü konularının gündeme alınması gerektiğini ifade etti. Yıldız, Türkiye’nin çözümü hak ettiğini ve bu iki konunun ayrılamayacağını belirtti. Uluslararası kampanyanın Türkiye’ye örnek olmasını umut etti.
Yıldız, Türkiye’deki muhalif kesimlerin Kürt sorunu ve Öcalan konusunda tutarsız davrandığını söyledi. Kürt sorunu ve Öcalan konularında müthiş bir muğlaklık olduğunu belirtti. Yıldız, Kürt sorununun varlığını kabul etmek ve Öcalan’ın adının geçtiği zaman milliyetçilik tartışmalarına girmek yerine daha gerçekçi ve somut adımlar atılması gerektiğini ifade etti. Yıldız, Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmak için Kürt sorunu ve Öcalan’ın özgürlüğü konusunun ele alınması gerektiğini söyledi.
Yıldız, yıllardır Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için kampanyalar düzenlendiğini ve Öcalan’ın paradigmasının sade, net ve uygulanabilir olduğunu belirtti. Bu paradigmanın düşünceleriyle birlikte gerçekleşeceğine inandığını söyledi. Yıldız, Öcalan’ın Türkiye’nin krizli halini çözebileceğini ifade etti ancak maalesef Türkiye’de böylesi önderlerin kıymetinin bilinmediğini söyledi. Yıldız, Öcalan’ın paradigmasının dinci, tekçi, milliyetçi, kadın ve doğa düşmanı bir yönü olmadığı için tecrit altında olduğunu ifade etti. Yıldız, toplumsal sorunlarla birlikte İmralı’daki tecridin ele alınması gerektiğini söyledi ve bu sorunların çözümü için Öcalan’ın paradigmasına sahip çıkılması gerektiğine inandığını ifade etti.