
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir paradigma doğrultusunda yeni bir Toplumsal Sözleşme oluşturdu. Bu süreçte oluşturulan komite, bölge halkını temsil eden kesimlerle birçok toplantı düzenledi. Son toplantıya siyasetçiler, hukukçular, aydınlar, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve bölgedeki farklı etnik gruplardan 158 üye katıldı.
Toplantıda, sözleşmenin 99 maddesi tartışıldı ve düzenlemeler yapıldı. Hazırlanan tüzük, Genel Meclis’e gönderildi ve 12 Aralık’ta kabul edildi. Bu Sözleşme, ulus devletlerin anayasalarından farklı olarak yerel halkın ve temsilcilerinin katılımıyla kabul edildi.
Sözleşme, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin adını “Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi” olarak değiştirdi. Özerk Yönetim, artık 7 kantondan oluşacak. Belediyeler Komitesi’nin ismi “Topluluklar ve Belediyeler Birliği” olarak değiştirildi. Genel Meclis ise “Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi” adını aldı. Ayrıca “Gözlem Kurumu” da kuruldu.
Toplumsal Sözleşme’ye göre “Merkezi Bütçe ve Ödemeler Ofisi” ve “Toplumsal Sözleşme’yi Koruma Mahkemesi” kurulacak.
İkinci aşamada Yüksek Seçim Komiserliği kurulacak ve seçimler için çalışmalar yapacak. Ayrıca Özerk Yönetim’in yeni kurumları ve isimleri belirlenecek. Mevcut yasalar gözden geçirilip Sözleşme’ye uygun olarak değiştirilecek. Bu süreçte Demokratik Halk Meclisi gözetiminde hareket edilecek ve değişiklikler bölge halkı ile paylaşılacak.
Hukukçu Mistefa Şex Mûslîm, Toplumsal Sözleşme’yi değerlendirirken, bu sözleşmenin farklı kimliklere ve dinlere mensup olan bileşenlerin uzun süreli tartışmaları sonucu ortaya çıktığını belirtti. Sözleşme, halkların kimliklerini ve inançlarını koruyan modern bir müttefiklik modeli olarak tanımlandı.
Sözleşme’nin bir maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunuldu ve insan hakları temelinde bir mahkeme modeli sunulacak.
Mûslîm, Sözleşme’nin tartışıldığı toplantılarda çeşitli komitelerin yer aldığını ve sürecin şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ifade etti. Bu Sözleşme, geçmişte kabul edilen anayasalardan farklı olarak dinamik ve sorunlara cevap verebilecek bir nitelik taşıyor.
Mûslîm, Sözleşme ile halkların taleplerini daha fazla yansıtan bir sistem oluşturulmaya çalışıldığını ve bu adımların Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm halklar arasında diyalog kapılarını açabileceği ve yeni bir yaşam modeline öncülük edebileceği umudunu dile getirdi. Sözleşme, Suriye’nin bütün parçalarının birleşmesini hedefliyor.